Kundak | Konular | Kitaplar

Yenidoğan Beslenmesi

Yenidoğan bebek ne zaman beslenir emzirilir?

Anne sütüyle beslenmeye doğumdan sonra mümkün olduğu kadar erken, özellikle ilk bir saat içinde başlanmalıdır.

Yenidoğan bebekler, her artmış huzursuzluk veya aktivite, arama gibi açlık belirtileri gösterdiğinde emzirilmelidir.

Ağlama açlığın geç bir göstergesi olarak kabul edimelidir.

Bebeğin her isteyişinde, istediği kadar emzirilmesi gerekmektedir.

Yenidoğan 24 saat boyunca yaklaşık 8-12 kez, her bir memede genellikle 10-15 dakika emzirilmelidir.

İlk haftalarda, son emmesinden 4 saatten uzun süre geçen bebek uyandırılarak emzirilmelidir.

Kaç aylık olursa olsun gece uyanarak ağlayan bebeğe, anne memesinin verilmesinin sürdürülmesi bebeğin gerekli kaloriyi alıp büyüyüp gelişmesi için öngörülmektedir.

Kullanılsın veya kullanılmasın anne sütü 24 saatte yaklaşık 8 kez boşaltılmalıdır.

Anne sütü saklanabilir mi?
Kaynatılmış ağzı kapaklı şişelere sağılan anne sütü, ağzı kapalı olarak buzdolabı buzluğunda depolanabilir.

Bebeğe verilmeden önce oda ısısında çözülmeye bırakılır ve sıcak su dolu bir kabın içine oturtularak ılıtılır.

Tıbbi bir zorunluluk olmadıkça, anne sütüyle beslenen yenidoğana formüla, şekerli su ve benzerleri verilmemelidir.

Bitki çaylarının bebek beslenmesinde yeri yoktur.

Anne sütü alan bebeğin ilave suya gereksinimi yoktur, anne sütü ozmolalitesi atıkların bebek böbreğinde herhangi bir yük yapmaması için dengelenmiştir.

Yenidoğan devresinde yutma kısacık emmeler arkasından yutkunma şeklindedir. Miyadında doğmuş bebek birkaç gün içinde güçlü- uzun emme, yutkunma ve nefes alma işlemini bir arada yürütebilir.

Memelerden ilk 4-5 gün süreyle gelen süt (kolostrum- ağız sütü), içerik olarak 5. günden sonra gelen olgun süte göre farklılıklar gösterdiği gibi, prematüre bir bebek doğurmuş annenin sütü önemli oranda her ikisinden de farklıdır ve olgun süt içeriğine ancak ortalama bir ayda erişir.

Anne sütü bebeğin gereksinimlerine göre değişen dinamik bir yapı gösterir.

Bebeğin prematüre veya matür doğmuş olmasına bağlı olarak, bebek yaşının ilerlemesiyle, önden emilen veya öğünün sonuna doğru gelen, sabah veya akşam, yaz veya kış aylarında anne sütünün içeriği değişiklik gösterir.

Geçiş sütünün memeye gelmesiyle 4-5. günlerde meme dolmaya başlar.

Artık bebek, memenin tam boşalmasını sağlayacak güçte emecektir.

Bu nedenle, tek öğünde bebek bir meme tümüyle boşalıncaya kadar aynı memede tutulmalıdır.

Memeden ilk gelen sütün karbonhidrat içeriği, sona doğru gelen sütün yağ içeriği yüksektir.

Emmenin başında ilk gelen süt daha çok karbonhidratlı (insülin salgılanmasını uyarır, acıktırır) arkadan gelen ise daha çok yağlıdır (doygunluk verici).

Bir memedeki sütün bittiğini zanneden anne aslında yalnızca bol karbonhidratlı ön sütü emzirmiş olabilir; öbür memeden yine yalnızca ön sütü içen bebeğini yeterince emzirdiğini düşünebilir.

Oysa bebek, yağlı olan arka sütü her iki memeden de alamadığından doygunluk hissini edinememiştir.

Kaldı ki iyi boşalmamış memelerde süt salgısı da iyi olmayacaktır.

Bebek sık acıkıp ağlayacak, yeniden iyi boşalmamış memeye tutulunca anne hüsrana uğrayacak, sıkıntı süt- salınması refleksini önleyecek ve bu kötü döngü kırılamayacaktır.

Ayrıca bol süt şekeri içeren ön sütün alınması yeşil, köpüklü dışkılamaya yol açacaktır.

Bebeğin sık acıkmaktan uyuyamaması, aşırı süt şekerine bağlı barsak hareketlerinin fazla oluşundan kıvranarak ağlaması, pek iyi kilo alır görünmemesi, hele hele ishal oldu sanılması annesinin sütünün yaramadığı söylentilerine ve hemen formula başlanması önerilerine yol açacaktır.

Meme başı şekli ve meme büyüklüğü emzirmeyi etkiler mi?

İçe dönük veya silik meme başı, anne sütüyle beslemeye engel değildir.

Küçük memelerin, yağ dokusu fazla olan büyük memelerden çok daha iyi süt verebildikleri bilinir.

Emzirme problemlerine bağlı acıyan, hatta kanayan meme başı çatlakları, süt kanallarında dolgunluk ve göllenme, süt kanallarında süt akışının engellenmesi ve meme dokusu iltihabı oluşması sağlıklı emzirme sağlanarak önceden önlenebilir.

Meme aşırı dolgunlaşmış, meme başı silinmiş, bebek, meme başını yakalayamıyorsa, hiç telaşlanmadan memeye ıslak sıcak kompres yapılıp fincana sağma başlatılmalı, meme başı belirir belirmez, bebek memeye tutulmalıdır.

Bebeğin memeyi yakalaması sırasında alt dudak areola sınırını kapatacak kadar areola bebeğin ağızına verilebilse bile anne, ilk bir kaç hafta içinde, kısa süren bir rahatsızlık duyabilir.

Bu ağrıyı duymamak için meme başı koruyucularının kullanılması bebekte biberonla beslenmenin başlatılması anlamına gelecek kadar sakıncalı olabilir.

Bebek meme başını başka, biberon veya meme başlıklarını başka şekilde emer.

Meme başı koruyucusu kullanılırken annenin memesi bebek tarafından uyarılamadığından refleks yolla prolaktin, dolayısıyla süt salgılanamayacaktır.

Bebeğin emerken her öğünde meme başına yaptığı uyarı, bazal düzeyin 10 misli prolaktin yükselişine neden olur, suni pompalama veya meme başı koruyucusunun oluşturduğu negatif basınç ile boşaltma ise prolaktin düzeyinde ancak 5 misli bir yükselme yapabilmektedir

Bu nedenle zorunlu olmadıkça bu şekilde suni pompalama yapılmamalıdır.

Anne memeyi, dört parmakla alttan destekler, hatta ara ara sıvazlayarak süt akımını kolaylaştırırken yalnızca kıvrık başparmağın ucu ile bir noktadan bası yaparak bebeğin burnu açık tutulabilir, kaldı ki hiç bir bası yapılmadan da bebek yanak oluğu arasından rahatlıkla nefes alabilir.

Yenidoğan süt emerken nefes alabilir.

Doğumdan başlayarak ilk üç ayda anne sütü emen bebek, emerken dişeti kavislerini birbirine yaklaştırma hareketi yapabilirse de ağız kenarından yine de süt akabilir.

Bebek ideal formda memeyi tutmuşsa, ilk birkaç dakikadan sonra anne rahatsızlık duymuyorsa, bebek kendiliğinden memeyi bırakıncaya veya nazikçe çekilince memeyi bırakıncaya kadar tek memede tutulmamalıdır.

Memenin sık (gündüz ve gece), bebek her istedikçe emzirilip, gereğince boşaltılması süt salgısını uyarır.

Bebeğin ilk büyüme hamlesini yaptığı 2. haftada daha bir güçlü emdiği, memeleri kısa zamanda boşalttığı ve emzirme aralarını kısalttığı bilinir.

Bir memeyi boşalttığı (dakika sınırlaması yok) memenin yumuşamasıyla hissedilmelidir.

Aralıklı, ritmik emme hareketleri ve işitilebilir yutkunmalar olmalıdır.

İlk bir ay boyunca bebek 24 saatte 8-12 kez memeye tutulmalıdır.

İlk üçüncü günden sonra 4 (fazla miktar) veya 10 kez (az miktar) sarı renkli, sulu, hafif ekşi kokulu kaka çıkarmalıdır.

Meme başı bebeğin ağzından çıktığı zaman yassılaşmış, ucu sivrilmiş, kırışmış, iki yanı boyunca kenar oluşmuş, hiç değilse normal şekli bozulmuş olarak görülüyor, bebek iyi gelişiyor ve bebek memeyi kendisi bıraktıktan sonra en az iki saat uyuyorsa anne sütüyle beslenme başarılı demektir.

Anne sütü, süt kanallarından süt sinüslerine geçerek, kolaylıkla meme başını yakalamış bebek tarafından alınabilir.

Ancak bu organizasyonda annenin psikolojik durumu, oksitosin salgılanması ve süt salınması üzerinde son derece etkilidir.

Bu nedenle bebeği memesine tutmuş kadın mutlu ve huzurlu, emzirmeye hevesli, sütünün geleceğinden ve bebeğini besleyeceğinden emin, dolayısıyla heyecansız ve tasasız bir anne olmalıdır.

Seyirci karşısında süt salınma refleksi engellemeye uğrayabilir.

Üçüncü günde 24 saatte 6 ıslak bezden az bez çıkarmışsa, üçüncü günden sonra hâlâ siyah, koyu yeşil, kahverengi dışkı çıkarıyorsa, dördüncü günden sonra 4 hafta boyunca 3-4 defadan daha az sarı dışkılıyorsa, bebek 24 saatte 8 kezden az sayıda emme isteği gösteriyorsa, bebek sanki devamlı emiyorsa, her zaman aç, her zaman meme aranıyorsa, bebek nadiren ağlıyor, devamlı uyuyor (4-6 saatten fazla), süt geliyor ancak bebeğin sesli, ritmik yutmaları duyulmuyor, bebek sanki yalnız çenesini oynatıyorsa, beşinci günde bile sütün geldiğini anne gerçekten hissetmiyorsa, meme başları örselenmişse ve her emzirişte aşırı ağrı duyuluyorsa, memeler emzirdikten sonra da sertliğini koruyor, yumuşamıyorsa, bebek iyi gelişmiyorsa, onuncu günde doğum kilosunu geri kazanamadıysa, anne sütü yeterli değil veya bebek yeterince ememiyor
demektir.

Anne sütü dengeli bir besindir.

Anne sütünde yenidoğan için gerekli her türlü yapı maddesi dengeli olarak mevcuttur, ancak annenin bu ögeleri içeren besinleri çevresinde bulabilmesi ve pişirme teknikleriyle yok edilmeden tüketmesi gerekir.

Her türlü tahılın, yaş veya kurutulmuş sebze ve meyvaların büyük ölçüde üretilebildiği memleketimizde vitamin açığının anne sütü alan bebeklerde bulunması beklenmez.

Ancak süt, yumurta ve et gibi hayvansal proteinlerin hiç birini almayan annenin sütünde B12 vitamininin ve folik asidin düşük olacağı bilinmektedir.

Gelişmiş ülkelerde, anne sütünde yetersiz tek vitamin olarak K vitamini görülür.

Amerikan Pediatri Akademisi en uygun besin olarak 0-12 ay arasında anne sütünü önermektedir.

Altı (en erken 4. ay)- 12 ay anne sütü yanında yaşa uygun besinlerin verilmesi, anne sütü ile beslenme sürdürülemediği zaman uygun bir formula önerilmesi gerekmektedir.

Yapılan düzenli tibbi kontrollerde anne sütünün yetersiz kaldığı belirtileri ortaya çıkarsa hemen besin takviyesine geçilmelidir.

Anne sütünün demir düzeyi oldukça düşüktür.

Ancak anne sütünün biyoyararlılığı bu demir düzeyinde bile bebeğin demir eksikliği anemisine yakalanmasını önleyebilmektedir.

Anne sütü alamayan bebeklere demir takviyesi yapılmış formulalar (ticari mamalar) önerilmektedir.

Çinkoysa anne sütünde yüksek düzeydedir; özellikle kolostrum tabiatta en yüksek düzeyde çinkoya sahip besindir.

Anne sütü demiri ve çinkosu gibi, anne sütü selenyumunun da biyoyararlılığı yüksektir.

Bu nedenle anne sütündeki düşük oranlar bile formülalardaki yüksek miktarlardakinden daha iyi emilir.

Anne sütünde bebek için gerekli her türlü eser element yeterli miktarda vardır.

Anne sütü yağları özellikle ileriki yaşlarda damar endotelini zedeleyeceği bilinen düşük dansiteli lipoproteinlerden (LDL) fakir, buna karşılık lipid metabolizmasında yararı üzerinde çokça durulan yüksek dansiteli lipoproteinlerden (HDL) zengindir.

Annenin iyi beslenmesi emzirmek için önemlidir.

Gerek gebelik gerekse emzirme süresince anne perhiz yapmamalıdır.

İyi ve kötü beslenmiş annelerin sütünde farklar oluşur.

Gündüz çalıştığı için meme veremeyen annelerin geceleri meme vermeleri önerilmektedir.

Bebeğin memeye ilk tutuluşundan itibaren anne sütü dışında hiç bir şey verilmemesi doğrudur.

Annenin yeterli beslendiğinin işaretlerinden biri de annenin gün boyunca sık sık idrar yaptığının gözlenmesidir.

Gebelikte annenin vücudunda depoladığı yağlar, eğer bebeğini yalnız anne sütüyle beslerse süt yağı için kullanılacak, bebek büyüdükçe yağ ihtiyacı artarken anne de kilolarından yavaş yavaş kurtularak eski vücut şekline hiç çaba göstermeden
kavuşacaktır.

Yenidoğan devresinde sindirim kanalına giren besin proteinleri yenidoğanda barsak duvarının geçirgenliğinin imkan vermesi nedeniyle makromolekül olarak dolaşıma geçebilir ve antijen etkisi gösterebilirler.

Anne sütü, barsak geçirgenliğini çok kısa zamanda azalttığından, bebeğe hiçbir şey tattırmadan sadece anne sütü verilmesinin makromolekül geçişini önlediği, dolayısıyla besin allerjilerinin oluşmadığı bilinmektedir.

Ancak anne kendisinin hassas olduğu besin proteinlerini emzikli iken alırsa bebek de o proteinlere karşı anne sütünün bu özelliğinden yararlanamayacaktır.

Anne, kendisinin önceden geçirdiği bakteriyel barsak ve viral akciğer hastalıkları sonucu oluşturduğu koruyucu proteinleri sütündeki sekretuar immünglobulin A ile bebeğine geçirir. Kısaca anne sütü, bebeğin enfeksiyonlara yakalanma riskini azaltan, doğru ve tam beslenmesini, iyi büyüme ve gelişmesini, allerjik belirtiler göstermemesi sağlayan benzeri bulunmayan bir üründür.